İLETİŞİM
FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN AMAÇ, BENİMSEME, YALNIZLIK DÜZEYİ İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA
SOSYAL AĞLARI KULLANIMI
Erhan
AKYAZI
Marmara
Üniversitesi, İletişim Fakültesi,
Bilişim
Anabilim Dalı
İstanbul,
Türkiye
eakyazi@marmara.edu.tr
Aylin
TUTGUN ÜNAL
Maltepe
Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Bilgisayar
ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü
İstanbul,
Türkiye
aylintutgun@maltepe.edu.tr
Özet
Günümüzde başta gençler olmak üzere toplumun geneli
tarafından büyük bir kullanım oranına kavuşan sosyal ağlar iletişim alışkanlıklarımızı
ve buna bağlı olarak yaşam tarzlarımız değiştirir hale gelmiştir. Bu denli önem
arz eden sosyal ağların hangi amaçlarla kullanıldığını ve ne derece
benimsendiğini araştırmayı hedefleyen bu çalışma hedef kitle olarak üniversite
öğrencilerini almıştır. Gelecekte mensupları olacakları yeni medyayı
şekillendirme potansiyelleri olmasından dolayı özellikle iletişim fakültesi öğrencileri
seçilmiştir. Araştırma kapsamında aynı zamanda aralarındaki farka da
değinebilmek adına devlet ve vakıf üniversitelerinin öğrencileri dâhil
edilmiştir. Verilerin toplanmasında “Sosyal Ağ Siteleri Kullanım Amacı Ölçeği”
ile “Sosyal Ağları Benimseme Ölçeği” kullanılmıştır. “Kişisel Bilgi Formu” ile
öğrencilerin demografik özellikleri ile sosyal ağ siteleri kullanımına yönelik kişisel
özellikleri (cinsiyet, günlük kullanım miktarı, ne zamandan beri sosyal ağ
sitelerini kullandığı vs.) belirlenmiştir. Araştırmada, üniversite
öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini kullanım amaçları: 1) Sosyal
etkileşim-iletişim amaçlı kullanım; 2) Tanıma ve tanışma amaçlı kullanım; 3)
Eğitim amaçlı kullanım faktörleri kapsamında incelenmiştir. Ölçeklerin analizi
ile öğrencilerin sosyal ağ siteleri kullanım amaçları, kişisel özellikleri ile
karşılaştırılmıştır. Araştırmada, üniversite öğrencilerinin 5faktör kapsamında
(Yarar, Kullanım kolaylığı, Sosyal Etki, Kolaylaştırıcı faktörler, Topluluk
kimliği) sosyal ağları benimseme düzeylerinin belirlenmesi de amaçlanmıştır. Son
olarak araştırmada, üniversite öğrencilerinin sosyal ağ siteleri kullanım
amaçları ile sosyal ağları benimseme düzeyleri arasında bir ilişkinin olup
olmadığına dair analizlere de yer verilmiştir.
Anahtar
Sözcükler: Sosyal ağ, yalnızlık, benimseme, iletişim
A STUDY ON THE
USE OF SOCIAL NETWORKS BY UNDERGRADUATE STUDENTS AT FACULTY OF COMMUNICATIONS
ON THE CONTEXT OF PURPOSE, ADOPTION AND LEVEL OF LONELINESS
Abstract
Today, social networks have
reached a great use rate by the general public, particularly young people have
began to change our communication habits and accordingly our life styles. The
study aims to research for what purposes the social networks are used which
have become so important for people . The reason why communication students were
selected as the target audience for this study is because these students have
the possibility of shaping the future of media use and adoption. At the same
time, students of State and Foundation universities were also included in the
scope of this research in order to evaluate the difference between them. "Social Networking Sites Intended Use
Scale" and "Social Networks Adoption Scale" were used in
collection of the data. The demographic characteristics and personnel
characteristics of students for the use of social networking sites (gender,
amount of daily use, using social networking sites since when etc.) were
determined by using "Personal Information Form". The intended use of
social networking sites were examined within the scope of the following: 1) Use
for the purpose of social interaction and communication, 2) Use for the purpose
of knowing and meeting somebody, 3) Use for educational purposes. Analysis of
the scales and purposes of students' use of social networking sites were
compared with their personal characteristics. Determination of the level of
adoption of social networks of university students was also examined under 5
factors (benefit, ease of use, social influence, enabling factors, community
identity). Finally, an analysis testing if there is a relationship between the
intended use of social networking sites and adoption levels of university
students were also included in this research.
Keywords: Social network, loneliness,
adoption, communication
GİRİŞ
Bilgi ve İletişim teknolojilerinin hızla
geliştiği günümüzde, iletişim araçlarının kullanımı da hayatın hemen hemen her
alanında gereklilik haline gelmiştir. Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından yapılan “Bilişim Teknolojileri Kullanımı
Araştırması”na göre, girişimlerde bilgisayar kullanım ve internet erişimine
sahiplik oranları 2007 yılı Ocak ayında %88,7 ve %85,4 iken, bu oranlar 2008
yılı Ocak ayında sırasıyla %90,6 ve %89,2’ye yükselmiştir. 2010 yılında ise,
internet erişimine sahiplik oranının %90,9’a yükseldiği görülmektedir (Türkiye
İstatistik Kurumu, 2011). Diğer taraftan üniversite öğrencileri ile yürütülen
araştırmalarda, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun rahatlıkla ulaşabilecekleri
bilgisayar ve internete erişim imkânlarının olduğu belirtilmektedir (Deniz,
2001, 2007; Tutgun ve Deniz, 2010). Bu noktadan hareketle, sosyal
etkileşim, iletişim ve bilgi edinme için öncü ve tercih edilen bir ortam haline
gelen internetin, gençlerin hayatında giderek artan bir şekilde yer bulmakta
olduğu söylenebilir (Gemmill ve Peterson, 2006; Wang, Moon ve diğ., 2010;
Tutgun, Deniz ve Moon, 2011).
Karal ve Kokoç (2010)’a göre, sosyal etkileşimi,
işbirliğini ve paylaşımı ön planda tutan Web 2.0 teknolojilerinin gelişimiyle
birlikte günümüzde daha farklı internet platformları kullanılmaya başlanmıştır
ve ilgili platformlardan birisi de, Web 2.0 teknolojisinin önemli
bileşenlerinden ve en popüler paylaşım ortamlarından biri olarak kabul edilen
sosyal ağ siteleridir. Günümüzde toplumun geneli tarafından büyük bir kullanım
oranına kavuşan sosyal ağlar, iletişim alışkanlıklarımızı ve buna bağlı olarak
yaşam tarzlarımız değiştirir hale gelmiştir. Vural ve Bat (2010)’a göre, yeni
iletişim ortamlarının gelişmesi ve her kesimden bilgi ve iletişim teknolojilerine
olan ilginin artması, sosyal medyanın gücünü arttırmakta, sosyalleşme kavramına
da yeni bir boyut kazandırmaktadır. Türkiye’deki sosyal ağa sahiplik oranları
incelendiğinde, 24.143.980 aktif kullanıcı ile kullanıcı sayısı açısından Dünya
genelinde 4.sırada yer alan Facebook dikkat çekmektedir (Socialbakers, 2012).
Türkiye’deki Facebook kullanıcılarının %37’sini 18-24 yaş aralığındaki
üniversite öğrencilerinin de içinde yer aldığı gençler oluşturmaktadır
(Socialbakers, n.d.). Facebook, üniversite öğrencilerinin sosyal ağ sitesi
olarak tercih ettikleri ve artan sayıdaki üniversite öğrencisinin sıklıkla
giriş yaptığı en popüler platform olarak nitelendirilmektedir (Kabilan, Ahmad
ve Abidin, 2010; Lampe, Ellison ve Steinfield, 2006).
YENİ
İLETİŞİM PLATFORMU OLARAK SOSYAL AĞLAR
Sosyal ağ
kavramı incelendiğinde alanyazında birçok tanım yer almaktadır. Bazı
araştırmacılar sosyal ağları, kişiler
arasındaki karşılıklı etkileşimi destekleyen, ortak ilgi alanlarına sahip
bireylerin paylaşımını arttıran ve herkesin kendi kişisel profilini ve iletişim
kurmak istediği arkadaş listesini oluşturma şansı veren web tabanlı ortamlar
olarak tanımlamaktadır (Boyd, 2003; Vural ve Bat, 2010). Preeti
(2009)’a göre, sosyal ağ kavramı; ortak
bir amaç doğrultusunda kişilerin düşüncelerini paylaşmalarını ve birbirleriyle
etkileşime girmelerini kolaylaştıran internet üzerinden bir topluluk oluşumunu
işaret etmektedir.
Bireyler arasında
kişisel ya da profesyonel ilişkilerin oluşturduğu ağ olarak adlandırılabilecek
olan sosyal ağlar günlük yaşam tarzının önemli bir parçası haline gelmiş ve
gittikçe önem kazanmaya başlamıştır. Kullanıcılar, sosyal ağlar üzerinden yeni
iletişim ortamlarının sunduğu hemen hemen tüm özelliklerden yararlanmakta,
sürekli paylaşım sağlamaktadırlar. Bilgi değişiminin bu kadar yaygın hali
gelmesi her geçen gün yeni sosyal ağlar doğmasına yol açmaktadır.
Günümüzde baskın olan
kültür katılımcı kültürdür. Böyle bir kültürde üyeler katkılarının önemli
olduğuna inanmakta ve birbirleriyle belli bir sosyal bir bağ hissetmektedirler.
En azından yaptıkları/yarattıkları hakkında diğer insanların ne düşündüğüne
önem vermektedirler. Katılımcı kültürün günümüzdeki en belirgin biçimi çevrimiçi
sosyal ağlardır. Bu ağlar, sosyal ağlaşma (social networking) siteleri
kullanılarak oluşturulmaktadır.
Sosyal ağlarda aslında
işin özü sanal bir “cemaat” oluşturup bunlarla birlikte hareket etme, fikirleri
paylaşma, yeni çözümler üretme ve benzeri çalışmalar yapmaktır. Sosyal paylaşım
ağı tanımına uygun tipteki ilk site örnekleri “Classmates.com” (1995) ve
“SixDegrees.com” (1997) siteleridir (Akyazı ve Ateş, 2012). Classmates.com
özellikle geçmişteki sınıf arkadaşlarının bulunmasına yönelik bir tema
sunarken, SixDegrees.com kullanıcılarına profil yaratma ve arkadaşlarını
listeleme olanağı sunmuştur. 1997-2009 yılları arasında çeşitli etnik grupların
kişisel ve profesyonel profillerini paylaştıkları siteler ortaya çıkmıştır. Bu
siteler, özellikle yerel dillerde hizmet vermeye başlayarak tüm dünyaya
yayılmış ve küresel kültür ürünlerine dönüşmüşlerdir. Manav Türkleri, Tatarlar,
Abhazlar ve Çerkezler bu gruplardan sadece bir kaçıdır.
Sosyal ağlar bir iletişim kanalı aracılığıyla bir araya
gelen grupların en son örneklerinden biridir. Aslında bu şekilde bir araya
gelen insanların yarattığı ortam herkesin birbirini tanıdığı park, kafe gibi
yerlere benzemektedir. Gençler arkadaşlarıyla iletişime geçebilmek için
ortamlara girerler. Diğer insanlar hazır bulundukları ortamda gerçekleşen
konuşmaya ilginç bir şeyler söyledikleri sürece dahil edilirler, aksi halde göz
ardı edilirler. Kamusal alanın sosyal hayattaki önemi çok büyüktür. Sosyal ağ sitelerinin bu derece ilgi
görmesinin en önemli sebeplerinden de budur. Ünlü sosyolog ve ileitşim
kuramcısı Jürgen Habermas kamusal alanı özel şahısların kamusal meseleleri ve
ortak çıkarları tartışmak üzere bir araya gelmeleri şeklinde tanımlamıştır. Bu
sayede toplumu oluşturan insanlar kendilerini eşit olarak hissederek
demokrasinin önemli şartlarından birini yerine getirmiş olurlar. Sosyal ağlar
da herkesin eşit ve özgürce iletişime geçmesine imkan sağlayarak çoğulcu
demkokrasinin oluşmasına katkı sağladığından dolayı önem arz etmektedir. Söz
konusu sosyal ağlardan en önemlileri arasında yer alan Facebook, MySpace,
LinkedIn gibi web siteleri olan sosyal ağlar çoğalarak ve büyüyerek hayatımızın
bir parçası olmaya devam edeceklerdir. (Akyazı ve Ateş, 2012)
Sosyal ağların tanımlarının yanı sıra,
bu konuda yapılan araştırmaların kapsamı da çeşitlilik göstermektedir. Sosyal
ağ sitelerine yönelik kültürel araştırmalar (Vitkauskaitė, 2011), gençlerin sosyal ağ kullanım amaçları
ve alışkanlıklarını belirlemeye yönelik araştırmalar (boyd ve Ellison, 2007; Karal
ve Kokoç, 2010; Lockyer ve Patterson, 2008; Vural ve Bat, 2010), sosyal ağların
eğitim amaçlı kullanımına yönelik araştırmalar (Masic ve Sivic, 2011; Stanciu,
Mihai ve Aleca, 2012) (Masic, Sivic ve diğ., 2011) ve sosyal ağların benimsenme
düzeyini ortaya koyan Usluel ve Mazman (2009)’in araştırması bu araştırmalar
arasında dikkat çeken birkaç tanesidir. Bu noktadan hareketle, internet veya
cep telefonu aracılığıyla erişilen ve kişilerin, özellikle de gençlerin, yoğun
kullanımına sahip olan sosyal ağlara yönelik araştırmaların, ölçek geliştirme
çalışmalarına ve psikolojik faktörler üzerine yoğunlaşmaya doğru bir trendin
olduğu söylenebilir.
Farklı teknolojik özelliklere sahip, çok
çeşitli ilgi alanları ile uygulamalara ortam sağlayan onlarca sosyal ağ sitesi (Facebook,
Youtube, Flickr, Myspace, vs.) bulunmakla birlikte bu siteler kullanıcılarına;
sosyal bir ortamda kendilerini tanıtma, sosyal ağ ortamı kurma, diğer
kullanıcılarla iletişim kurma ve devam ettirme (Ellison, Steinfield ve Lampe,
2007), oluşturdukları içeriği (fotoğraf, video, blog vb.) paylaşma (Kim, Jeong
ve Lee, 2010), kişisel bilgilerini, fotoğraf ve videolarını içeren profil
sayfası oluşturma ve tanımadığı insanlarla ilişkiler kurma, yeni arkadaşlıklar
keşfetme (Wang, Moon ve diğ, 2010) olanakları sunmaktadır.
Özellikle gençlerin yaygın olarak
kullandığı ve düzenli olarak erişim sağladığı sosyal ağ sitelerinin, onlar için
hem olumlu hem de olumsuz yansımaları bulunmaktadır. Sosyal ağ sitelerinin
farklı değişkenler (akademik başarı, motivasyon, iletişim, sosyal etkileşim,
yalnızlık vs.) üzerinde yarattığı etki, bireylerin sosyal ağ sitelerini ne
amaçla ve nasıl kullandığına bağlı olarak değişebilmektedir (Çetin, 2009; Karal
ve Kokoç, 2010). Bununla birlikte Usluel ve Mazman (2009), sosyal ağların bu
kadar hızlı benimsemelerinin altında yatan faktörleri ve günlük yaşamlarında
aktif bir şekilde kullanmalarının nedenlerinin ortaya konulması ile ilgili
çalışmaların eksikliğine dikkat çekmektedir. Diğer taraftan, alanyazında sosyal
ağ sitelerini yoğun olarak kullanan kişilerin içinde bulundukları psikolojik
durumların (yalnızlık gibi) tespiti ile ilgili çalışmaların ve bu psikolojik
durumların, bu ortamların benimsenmesi ya da kullanım amaçları ile arasındaki
ilişkilerin tespit edildiği çalışmalara rastlanmamaktadır. Özellikle gençlerin
bu ortamlara yoğun olarak erişim sağlamalarından kaynaklanan, akademik, iş,
ikili ilişkiler ve sosyal alanlarda yaşadıkları olumsuzlukların göz ardı
edilmemesi, yapılacak çalışmalarla durumun tespiti ile gerekli önlemlerin
alınması önemli görülmektedir. Bahsi geçen sebeplere
dayanarak, iletişim fakültesi öğrencileri ile yürütülmüş olan bu araştırmanın,
gençlerin yaşadıkları birtakım olumsuzlukların tespit edilmesinde etkili
olacağı düşünülmektedir.
Araştırmada, iletişim fakültesi
öğrencilerinin sosyal ağları ne amaçla kullandıkları ve ne düzeyde
benimsediklerinin tespit edilmesi, onların bu ortamlara bakış açısını
belirleyebileceğinden önemli görülmektedir. Bununla birlikte araştırmanın,
yalnızlık boyutunun da yer almasından dolayı, psikolojik faktörlerin sosyal ağlarla
ilişkisinin incelenmesine yönelik yapılacak araştırmalara katkı sağlayacağı
düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle, “Kullanım
Amacı, Benimseme, Yalnızlık Düzeyi İlişkisi Bağlamında Sosyal Ağlar ve İletişim
Fakültesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma” araştırmanın problem cümlesini
oluşturmaktadır.
Amaç
Bu araştırmanın amacı, iletişim fakültesi
öğrencilerinin sosyal ağ siteleri kullanım amaçları, sosyal ağları
benimsemeleri ile yalnızlık düzeylerinin analiz edilmesidir. Bu amaç
doğrultusunda, aşağıdaki alt problemlere cevap aranmıştır.
1. Devlet
ve Vakıf Üniversitelerindeki İletişim Fakültesi Öğrencilerinin demografik
özellikleri ile sosyal ağ sitelerini kullanım alışkanlıkları nelerdir?
2. Devlet
ve Vakıf Üniversitelerindeki İletişim Fakültesi Öğrencileri sosyal ağ
sitelerini ne amaçla kullanmaktadır?
3. İletişim
Fakültesi Öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini kullanım amaçları demografik
özelliklerine (Cinsiyet, üniversite türü, bölüm vs.) ve sosyal ağları kullanım
alışkanlıklarına (günlük kullanım miktarı, sosyal ağ tercihleri vs.) göre
farklılaşmakta mıdır?
4. İletişim
Fakültesi Öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini benimseme düzeyleri ile yalnızlık
düzeyleri ne seviyededir?
5. İletişim
Fakültesi Öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini benimseme düzeyleri demografik
özelliklerine (Cinsiyet, üniversite türü, bölüm vs.) ve sosyal ağları kullanım
alışkanlıklarına (günlük kullanım miktarı, sosyal ağ tercihleri vs.) göre
farklılaşmakta mıdır?
6.
İletişim Fakültesi Öğrencilerinin sosyal
ağ sitelerini kullanım amaçları, sosyal ağları benimseme düzeyleri ile
yalnızlık düzeyleri arasında bir ilişki var mıdır?
YÖNTEM
Araştırma
Modeli
Bu çalışmada,
“Sosyal Ağ Siteleri Kullanım Amacı Ölçeği”, “Sosyal Ağları Benimseme Ölçeği”,
“UCLA Yalnızlık Ölçeği” ile “Kişisel Bilgi Formu” ile elde edilen verilerin
nicel analizi ile var olan durum saptandığı için bu araştırma Karasar (1994)’a
göre tarama modellerinden genel tarama modelidir.
Çalışma
Grubu
Araştırmada çalışma
grubu, 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılında, Maltepe Üniversitesi ve Marmara
Üniversitesi devam etmekte olan 353 İletişim Fakültesi öğrencisinden
oluşturulmuştur.
Tablo
1: Katılımcıların
demografik özellikleri
Demografik Özellikler f %
|
Cinsiyet
Erkek 190 53,8
Kadın 163 46,2
TOPLAM 353 100
|
Bölüm/Program
Gazetecilik 136 38,5
Radyo, Televizyon ve Sinema 71 20,1
Halkla İlişkiler ve Tanıtım 61 17,3
Görsel İletişim Tasarımı 85 24,1
TOPLAM 353 100
|
Üniversite
Marmara
Üniversitesi 163 46,2
Maltepe
Üniversite 190 53,8
TOPLAM 353 100
|
Tablo 1’de görüldüğü gibi, grubun
163’ünü (%46,2) kadın, 190’ını (%53,8) ise erkek öğrenciler oluşturmuştur.
Toplam dört farklı bölümden öğrenciler araştırmaya katılmıştır. Araştırmaya
katılan grup, 163’ü (%46,2) devlet, 190’ı (%53,8) ise vakıf üniversitelerine
devam eden öğrencilerden meydana gelmiştir.
Veri
Toplama Aracı
Araştırmada verilerin toplanmasında,
Karal ve Kokoç (2010)’un geliştirdiği “Sosyal
Ağ Siteleri Kullanım Amacı Ölçeği”, Usluel ve Mazman (2009)’un geliştirdiği
“Sosyal Ağları Benimseme Ölçeği” ile Russel, Peplau and Cutrona (1980)
tarafından geliştirilmiş ve Demir (1989) tarafından Türkçe adaptasyonu yapılmış
“UCLA Yalnızlık Ölçeği” kullanılmıştır. Diğer taraftan, katılımcıların
demografik özellikleri ile sosyal ağlara yönelik alışkanlıklarını belirlemek
amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır.
Sosyal Ağ Siteleri Kullanım Amacı
Ölçeği. Karal ve Kokoç (2010)’un
geliştirmiş olduğu 14 maddelik ölçek, üniversite öğrencilerinin sosyal ağ
sitelerini kullanım amaçlarını belirlemeye yönelik olup, 3 faktörden
oluşmaktadır. Bu faktörler sırasıyla “sosyal etkileşim- iletişim amaçlı
kullanım”, “tanıma ve tanınma amaçlı kullanım” ve “eğitim amaçlı kullanım”
olarak adlandırılmıştır. Ölçek, 5’li Likert tipi ölçekleme kullanılarak
hazırlanmıştır. Ölçekteki maddeler “1=Hiç Katılmıyorum” ve “5=Tamamen
Katılıyorum” arasında 1’den 5’e kadar derecelendirilmiştir. Ölçeğin Cronbach
Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.83, test-tekrar test güvenirliği katsayısı ise
0.91 olarak hesaplanmıştır. Bu araştırmada ise, 0,78 bulunmuştur.
Sosyal Ağları Benimseme Ölçeği. Bu ölçek Usluel ve Mazman (2009) tarafından
geliştirilmiş olup, 21 maddeden ve 5 faktörden oluşmaktadır. Bu faktörler
sırasıyla, ““yarar”, “kullanım kolaylığı”, “sosyal etki”, “kolaylaştırıcı
faktörler” ve “topluluk kimliği” olarak adlandırılmıştır. Ölçekteki sorular
10’lu likert tipinde olup yanıtlar 1=”Hiç katılmıyorum” ve 10=”Tamamen
katılıyorum”’u ifade edecek şekilde hazırlanmıştır. Ölçeğin Cronbach Alpha iç
tutarlılık katsayısı 0,90 olarak hesaplanmıştır. Bu araştırmada ise 0,89
bulunmuştur.
UCLA
Yalnızlık Ölçeği. Russel, Peplau
and Cutrona (1980) tarafından geliştirilmiş ve Demir (1989) tarafından Türkçe
adaptasyonu yapılmış “UCLA Yalnızlık Ölçeği”, 10’u ters puanlandırılmış olmak
üzere toplam 20 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, kişilerin genel yalnızlık
düzeylerini belirlemeye yönelik 4’lü likert tipindeki ölçme aracı, 1=”Bu durumu
hiç yaşamadım” ve 5=”Bu durumu sık sık yaşarım” arasında derecelendirilmiştir.
Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0,96 olarak hesaplanmıştır. Bu
araştırmada 87,5 bulunmuştur.
Kişisel Bilgi Formu. Araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi
Formu ile öğrencilerin demografik özellikleri (Üniversite türü, cinsiyet, yaş,
bölüm, sınıf vs.) ile sosyal ağ kullanım alışkanlıklarına (Facebook/Twitter
hesap adeti, hangi sosyal ağlara bağlandığı, ne zamandan beri sosyal ağları
kullandığı, günlük erişim miktarı vs.) yönelik veriler toplanmıştır.
İşlem
Ölçme aracı,
2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılında, ders ortamında, gönüllülük ilkesine göre
İletişim Fakültesi öğrencilerine uygulanmıştır. Katılımcıların ölçme aracını
doldurma süresi 10 ile 15 dakika arasında değişmiştir.
Verilerin
Analizi
Öğrencilerden elde
edilen veriler, SPSS 18 (PASW) istatistik programı ile analiz edilmiştir.
Analizlerde, frekans ölçümü, bağımsız grup t-testi, varyans analizi,
korelasyon, ki-kare test teknikleri kullanılmıştır.
BULGULAR
Araştırmada ilk önce devlet ve vakıf
üniversitelerine devam etmekte olan iletişim fakültesi öğrencilerinin
demografik özellikleri (kişisel bilgisayara sahip olma, internet vs.) ile
sosyal ağ sitelerini kullanım alışkanlıkları (Facebook, Twitter ve diğer sosyal
ağlarda hesabı olma, günlük kullanım süresi, vs.) analiz edilmiştir.
Kişisel bilgisayara sahip olma durumu
analiz edildiğinde; öğrencilerin
üniversite türüne göre kişisel bilgisayara sahip olma durumlarına ilişkin ki-kare
testi sonucunda, öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü ile
kişisel bilgisayara sahip olmaları arasında anlamlı bir ilişki vardır (X2 =6,401, sd=1, p <0,05).
Diğer bir ifadeyle öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü, kişisel
bilgisayara sahip olma durumlarını belirlemede etkilidir. Devlet üniversitesi öğrencilerinin
% 88,3’ü kişisel bilgisayar sahip iken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin %
95,8’i kişisel bilgisayara sahiptir.
İnternet erişim imkânlarına yönelik yapılan analiz
sonucunda ise, öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü ile internet imkânına
sahip olmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (X2 =3,502, sd=1, p>0,05). Diğer bir ifadeyle öğrencilerin devam ettikleri
üniversite türü, internet imkânına sahip olma durumlarını belirlemede etkili
değildir. Devlet üniversitesi öğrencilerinin % 96,9’u internet erişim imkânına
sahip iken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin % 99,5’i internet erişim imkânına
sahiptir.
Sosyal ağ sitelerini aile ile haberleşmek için
kullanıp kullanmadıkları analiz edildiğinde, öğrencilerin devam ettikleri
üniversite türü ile arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (X2 =,240, sd=1, p>0,05). Devlet üniversitesi öğrencilerinin %43,6’sı
ailesi ile haberleşmek için sosyal ağ sitelerini kullanırken, vakıf
üniversitesinde bu oran %41,6’dır.
Öğrencilerin Facebook ve Twitter
hesabına sahip olma durumu analiz edildiğinde, devlet üniversitesindeki öğrencilerin
%89’unun (n=145) Facebook, %75,5’inin (n=123) Twitter, %48,5’inin (n=79) diğer
sosyal ağlarda hesabı bulunmaktadır. Vakıf üniversitesi öğrencilerinin ise,
%89,4’ü (n=170) Facebook, %70’i (n=133), %55,2’si (n=105) diğer sosyal ağ
sitelerinde hesaba sahiptir. Yapılan ki-kare testi sonucunda öğrencilerinin
devam ettikleri üniversite türü, herhangi bir sosyal ağ sitesinde hesabının
olup olmaması durumunu belirlemede etkili değildir.
Mobil cihazlardan sosyal ağ sitelerine bağlanma durumu
analiz edildiğinde, öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü ile arasında
anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (X2 =12,111, sd=1, p <0,005). Diğer bir ifadeyle öğrencilerin
devam ettikleri üniversite türü, mobil cihazlardan sosyal ağ sitelerine
bağlanma durumlarını belirlemede etkilidir. Devlet üniversitesi öğrencilerinin
% 73’ü mobil cihazlardan sosyal ağlara bağlanırken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin
% 85,8’i mobil cihazlardan erişim sağlamaktadır.
Ne zamandan beri sosyal ağ sitelerinin kullanıldığı
analiz edildiğinde, devlet üniversitesi öğrencilerinin en yüksek oranda (%41.1)
5 yıldan fazla kullandığı, ikinci sırada ise, %35,6 oranında 3-5 yıl arası
kullandığı belirlenmiştir. Buna göre, öğrencilerin %75,7’si 3 yıldan fazla
süredir sosyal ağları kullanmaktadır. Diğer taraftan, 1 yıldan az süredir
sosyal ağları kullananların oranı oldukça düşüktür (%2,5). Vakıf üniversitesi öğrencilerine
yönelik analizlerde de benzer sonuçlar tespit edilmiş (%43,9’u 5 yıldan fazla,
%33,4’ü 3-5 yıl arası) olup, üniversite türü, sosyal ağları kullanım süresini
belirlemede etkili bulunmamıştır (X2 =1,808, sd=3, p>0,05).
Sosyal ağları kullanım alışkanlıklarına dair son
olarak sosyal ağ sitelerinin günlük kullanım süreleri analiz edilmiş olup, öğrencilerinin
üniversite türüne göre farklılaşmadığı görülmüştür (X2 =1,916, sd=3, p>0,05). Devlet üniversitesi öğrencilerinin neredeyse
yarısı (%47,2), yoğun olarak günde “1-3 saat arası” sosyal ağ sitelerine
bağlandıkları, ikinci sırada ise, “1 saatten az” (%30,7) bağlandıkları tespit
edilmiştir. Diğer taraftan, öğrencilerin günlük olarak, %14,7’sinin “3-5 saat
arası”, az oranda da olsa %5,5’inin “5 saatten fazla” sosyal ağlara bağlanması
dikkat çekmektedir. Vakıf üniversitesindeki durum incelendiğinde, benzer
sonuçlara rastlanmaktadır (%38,4’ü 1-3 saat, %35,3’ü 1 saatten az, %16,8’i 3-5
saat arası, %6,8’i 5 saatten fazla).
Diğer
araştırma amacı olan sosyal ağ sitelerinin ne amaçla kullanıldığı, “Sosyal
etkileşim-iletişim amaçlı kullanım”, “Tanıma ve tanışma amaçlı kullanım” ve
“Eğitim amaçlı kullanım” faktörleri kapsamında analiz edilmiştir. Devlet ve vakıf
türündeki üniversitelerdeki dağılımlar benzerlik göstermekte olduğundan, bu
amaç tüm öğrencilere yönelik analizlerle ölçülmüştür.
Sosyal
etkileşim ve iletişim amaçlı sosyal ağ sitelerinin kullanımı
Bu amaç kapsamında, ilk olarak, “kendine
özgü alan (profil, kişisel sayfa vs.) yaratma imkanı sunduğu için kullanma” amacı
analiz edilmiştir. Devlet üniversitesine devam eden öğrencilerin yarısına
yakını (%45,4)’ü katıldıklarını ifade ederken, ikinci sırada (%33,1) orta
derecede katıldıklarını ifade etmişlerdir. Tamamen katılanların oranı %8
olmakla birlikte, tüm oranlardaki katılanların toplamı ortalamanın üzerindedir
(%86,5). Vakıf üniversitesi öğrencilerinde de dağılımlar benzer olup, tüm
katılanların oranı %79,5’tir.
“Mevcut arkadaşlarla iletişimi devam ettirme”
amacı analiz edildiğinde, her iki üniversite türünde (devlet ve vakıf)
dağılımlar benzerlik göstermekte olup, katılanların oranı oldukça yüksektir.
Buna göre, öğrencilerin %40,5’i katıldıklarını, %37,1’i tamamen katıldıklarını
ifade etmiş olup, oranlarının ortalamanın üzerinde olduğu görülmektedir
(%77,6). Orta derecede katılanları da bu oranlara dâhil ettiğimizde,
öğrencilerin %90,9’unun olumlu görüş bildirdiği söylenebilir.
“İlgilendiği insanların ve arkadaşlarının
yaşamlarını inceleme” amacı analiz edildiğinde, üniversite türü açısından bir
farklılık görülmemekle birlikte, en çok (%34,8) “orta derece katılıyorum”
ifadesinin, ikinci sırada ise (%34,1) “katılıyorum” ifadesinin seçildiği
görülmektedir. Bu amaca katılmayanların oranı %20,4, kesinlikle katılmayanların
oranı ise, %10,2’dir.
“Eski arkadaşlarla tekrar iletişime
geçme” amacıyla kullanma durumu analiz edildiğinde, yine üniversite türü
açısından farklılık görülmemekte olup, öğrencilerin çoğunluğu (%39,9)
katıldıklarını belirtmişlerdir. Orta derece katılanların oranı %26,3, tamamen
katılanların oranı ise %20,1’dir. Bu durumda, tüm oranlardaki katılım durumunun
oldukça yüksek olduğu görülmektedir (%86,3). Diğer taraftan, bu amaca
katılmayanlar %9,9, kesinlikle katılmayanlar ise %3,7’dir.
“Düşüncelerini başkalarıyla paylaşma”
amacı analiz edildiğinde, orta derecede katılanlar (%32,9), katılanlar (%34,0)
ile tamamen katılanların (%15,3) oranının ortalamanın üzerinde (%66,9) olduğu
söylenebilir (%82,2). Katılmayanların oranı %11,6, kesinlikle katılmayanların
oranı ise %6,2’dir.
“İlgisini çeken gruplara katılma” amacı
analiz edildiğinde, olumlu görüş bildirenler çoğunlukta olup, katılanlar
(%33,4), tamamen katılanlar (%13) ile orta derece katılanların (%28,3) toplam oranı
%74,7’dir. Katılmayanlar (%17,6) ile kesinlikle katılmayanlar (%7,6) azınlıktadır.
“Beğendiği nesneleri (video, resim vs.)
paylaşma” amacı analiz edildiğinde, yine olumlu görüş bildirenler
çoğunluktadır. Katılanlar (%38,5), tamamen katılanlar (%14,2) ile orta derece
katılanların (%30) toplam oranı %82,7’dir. Katılmayanlar (%9,9) ile kesinlikle
katılmayanların (%7,4) azınlıkta olduğu görülmektedir.
Tanıma ve tanınma
amaçlı sosyal ağ sitelerinin kullanımı
Bu amaç kapsamında, ilk olarak, “Yeni insanlarla tanışma, yeni
arkadaşlıklar kurma” amacı analiz edilmiştir. Öğrencilerin en çok (%32)
“katılmıyorum” ifadesini tercih ettikleri, %19,3’ünün ise, “kesinlikle
katılmıyorum”’u tercih ettikleri görülmektedir. Orta derecede katılanlar
(%30,3), katılanlar (%12,7) ve tamamen katılanlar (%5,7) birlikte
değerlendirildiğince oranın %48,7 olduğu ve olumsuz görüş bildirenlerin
ortalamanın üzerinde (%51,3) olduğu görülmektedir.
“Diğer insanlar tarafından tanınma”
amacı analiz edildiğinde, olumsuz görüş bildirenlerin ortalamanın üzerinde
olduğu görülmektedir (%62,1). Katılanların arasında ise, orta derecede
katılanlar ağırlıkta (%23,8) olup, katılan (%11) ve tamamen katılanlar (%3,1)
azınlıktadır.
“Farklı
kültürden insanlarla tanışma” amacı analiz edildiğinde, olumlu
(%53,8) ve olumsuz görüş bildirenler (%46,2) birbirine yakın orandadır. Fakat
olumlu görüş bildirenlerin daha çok orta derecede katılanlardan oluştuğu
(%28,6) göz önüne alınırsa, tamamen olumlu görüş bildirenler azınlıktadır
(%25,2).
Eğitim amaçlı sosyal ağ
sitelerinin kullanımı
Bu amaç kapsamında öncelikle “Okul
proje/ödevleriyle ilgili araştırma yapma” amacı analiz edilmiştir. Olumlu görüş bildirenler çoğunlukta (%71,9)
olup, tamamen katılanların oranı %14,4, katılanların oranı %28, orta derecede
katılanların oranı %29,5’dir. Katılmayanların oranı %18,4, kesinlikle
katılmayanların oranı ise %9,6’dır.
“Eğitim amaçlı grupları ve etkinlikleri
inceleme” amacı analiz edildiğinde, kayda değer oranda (%81,3) olumlu görüş
bildirildiği görülmüştür. Tamamen katılanlar (%17,3) ile katılanların (%36) oranı
ortalamanın üzerindedir (%53,3).
“Güncel, farklı bilgiler ve düşüncelerle
karşılaşma amacı analiz edildiğinde,
yine, kayda değer oranda (%89)
olumlu görüş bildirildiği görülmüştür. Tamamen katılanlar (%22,9) ile
katılanların (%42,2) oranı ortalamanın üzerindedir (%65,1).
“Yabancı dil bilgisini geliştirme” amacı
analiz edildiğinde, en çok orta derecede katılanlar (%30,6) dikkat çekmekte,
katılmayanların oranı ise, ikinci sırada gelmektedir (%26,3). Fakat orta derece
katılanları dâhil ederek katılan (%18,1) ve tamamen katılanlar (%9,9) birlikte
değerlendirildiğinde, ortalamanın üzerinde oldukları görülmektedir (%58,6).
Kesinlikle katılmayanların oranı %15 olup, olumsuz görüş bildirenlerin toplam
oranı %41,3’tür.
İletişim
fakültesi öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini kullanım amaçlarının, demografik
özelliklerine ve kullanım alışkanlıklarına göre analizi
Cinsiyete göre yapılan analizlerin
sonucuna göre, “Tanıma ve tanınma” amaçlı sosyal ağ sitelerinin kullanımında
erkekler lehine bir farklılık bulunmuştur (t=4,93; p<0,001). Buna göre,
erkekler, kadınlara göre sosyal ağ sitelerini daha fazla tanıma ve tanınma amacıyla
kullanmaktadır. Diğer taraftan, eğitim amaçlı sosyal ağ sitelerinin kullanımı
analiz edildiğinde, kadınlar lehine bir farklılık bulunmuştur (t=3,16; p<0,005).
“Sosyal etkileşim ve iletişim” boyutunda ve boyutların toplamında cinsiyete
yönelik bir farklılaşma bulunmamaktadır (t=1,28; p>0,05).
Kişisel bilgisayara sahip olma durumuna
göre sosyal ağların kullanım amaçlarının farklılaşmasına yönelik yapılan
analizlerde ise, “sosyal etkileşim ve iletişim” boyutunda bir farklılık
görülmekte olup, bu farklılığın, kişisel bilgisayara sahip olmayanlardan
kaynaklandığı bulunmuştur (t=2,18; p<0,005). Diğer alt boyutlarda bir
farklılık bulunmamakla (p>0,05) birlikte,
toplam kullanım amaçları yine kişisel bilgisayara sahip olmama durumuna göre
farklılaşmaktadır (t=2,14; p<0,005). Diğer taraftan, mobil cihazlardan
sosyal ağ sitelerine erişim ile sosyal ağ sitelerini kullanım amaçlarında bir
farklılığın görülmesi, kişisel bilgisayara sahip olmayanların daha çok mobil
cihazlardan bağlantı kurması ile açıklanabilir. Buna göre, sosyal etkileşim ve
iletişim amaçlı sosyal ağ kullanımı mobil cihazlardan erişenler lehine
farklılaşmakta olup, bu fark yüksek seviyededir (t=4,60; p<0,001). Yine,
mobil cihazlardan sosyal ağ sitelerine bağlananların, tanıma ve tanınma amaçlı
sosyal ağ sitelerini daha çok kullandıkları görülmektedir (t=3,09; p<0,005).
Mobil cihazlardan bağlanma, eğitim amaçlı kullanım bakımından farklılık
oluşturmamaktadır (t=1,62; p>0,05).
Tüm amaçlar toplamına bakıldığında, mobil cihazlardan erişim kullanım
amaçlarını yüksek seviyede etkilemektedir (t=4,21; p<0,001).
Diğer taraftan, aile ile haberleşmeye
göre sosyal ağ sitelerinin kullanım amacı tüm boyutlar bakımından
farklılaşmamaktadır (t=,86; p>0,05).
Sosyal ağ sitelerinde hesabı olma durum
ile sosyal ağları kullanım amaçları karşılaştırıldığında, Facebook hesabına
sahip olanların sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı kullanım yönünde, yüksek
seviyede bir farklılık oluşturduğu görülmektedir (t=4,26; p<0,001). Facebook
hesabına sahip olma, diğer tanıma ve tanınma ile eğitim amaçlı kullanım
boyutlarında bir farklılık yaratmamıştır. Fakat tüm amaçlar toplamında yine
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır (t=2,73; p<0,005). Diğer taraftan,
Twitter hesabına sahip olma, tüm boyutlarda yüksek seviyede anlamlı bir
farklılığa yol açmıştır (t=4,83; p<0,001). Buna göre, Twitter hesabı olanlar
yüksek seviyede (t=5,03; p<0,001). sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı
sosyal ağlara bağlanmakta olup, tanıma ve tanınma (t=2,55; p<0,005) ve eğitim amaçlı
(t=3,21; p<0,005)
kullanımları
da anlamlı bir farklılığa yol açmıştır.
Diğer sosyal ağlarda hesabı olanların,
yine tüm boyutlarda yüksek seviyede bir farklılığa yol açtığı görülmektedir
(t=4,19; p<0,001).
Günlük sosyal ağ sitelerine erişim
süresine göre sosyal ağ siteleri kullanım amaçlarının farklılaşmasına yönelik
yapılan analizde, sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı kullanım boyutunda yüksek
seviyede bir farklılığın olduğu görülmüştür (F=6,65; p<0,001). Bu farklılığın hangi gruplar arasında olduğu
LSD analizi ile tespit edilmiş olup, günde 1-3 saat kullananlar ile 3-5 saat
kullananların, 1 saatten az kullananlardan farklılaştığı bulunmuştur.
Günlük
sosyal ağ sitelerine erişim miktarı, tanıma ve tanışma amaçlı kullanımlarında
da düşük seviyede farklılığa yol açtığı bulunmuştur (F=2,98;
p<0,005). Buna göre, günde 3-5 saat arası sosyal ağlara
bağlananlar 1 saatten az bağlananlara göre daha fazla tanıma ve tanınma amaçlı
sosyal ağ sitelerini kullanmaktadırlar. Diğer taraftan, günlük sosyal ağlara
erişim süresi, eğitim amaçlı kullanımlarında bir farklılığa yol açmamıştır
(F=1,48; p>0,05). Tüm amaçlar
toplamı analize dildiğinde, günde 1-3 saat ile 3-5 saat arası sosyal ağ
sitelerine bağlananlar, 1 saatten az bağlananlara göre anlamlı seviyede
farklılaşmaktadır (F=6,86; p<0,005).
Diğer taraftan, sosyal ağ sitelerini
kullanım amaçları, öğrenim gördükleri bölümlere göre (F=,604; p>0,05), ne zamandan beri sosyal ağları
kullandıklarına göre (F=,667; p>0,05)
ve devam ettikleri üniversite türüne göre (t=1,36; p>0,05) farklılaşmamaktadır.
İletişim
fakültesi öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini benimseme düzeyleri ile yalnızlık
düzeylerinin analizi
İletişim fakültesi öğrencilerinin sosyal
ağları benimseme düzeyleri analiz edildiğinde, benimseme düzeylerinin orta
seviyenin oldukça üzerinde, diğer bir deyişle, yüksek seviyede olduğu
görülmüştür (=130,25). Benimseme düzeyinin alt boyutları
analiz edildiğinde, yarar (=23,65), sosyal etki (=17,08) ve topluluk kimliği (=21,55) boyutlarının ortalamanın üzerinde
olduğu, kullanım kolaylığı (=32,08) ve kolaylaştırıcı faktörler (=35,88) boyutlarının ise yüksek seviyede
olduğu söylenebilir.
Yalnızlık düzeyi analiz edildiğinde,
İletişim fakültesi öğrencilerinin orta seviyenin üzerinde (=39,55) yalnız oldukları bulunmuştur. Bu
oranın, devlet (=38,99) ve vakıf (=40,04) üniversitelerine dağılımı
incelendiğinde, her iki üniversite türünde de öğrencilerin orta sevinenin
üzerinde yalnız oldukları görülmüştür.
İletişim
fakültesi öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini benimseme düzeylerinin,
demografik özelliklerine ve kullanım alışkanlıklarına göre analizi
İletişim fakültesi öğrencilerinin sosyal
ağları benimsemeleri Facebook hesabına sahip olma durumuna göre anlamlı olarak
farklılaşmaktadır (t=4,87; p<0,001).
Bu sonuca göre, Facebook’ta hesabı olanların
sosyal ağları daha çok benimsemesinin doğal bir sonuç olduğu söylenebilir.
Twitter hesabı olanlar analiz
edildiğinde, yine benimseme düzeyleri ile arasında olumlu yönde bir farklılık
olduğu (t=3,15; p<0,005) görülmekte olup, diğer sosyal ağları kullananların
da benimseme düzeyleri farklılığa yol açmaktadır (t=3,00; p<0,005).
Günlük sosyal ağlara bağlanma süreleri
analiz edildiğinde, benimseme düzeylerinde anlamlı bir farklılığa yol açtığı
bulunmuştur (F=5,51; p<0,001).
Buna göre, günde daha fazla kullananların daha
çok sosyal ağları benimsediği söylenebilir.
LSD testi ile yapılan gruplar arası karşılaştırmada, günde 5 saatten
fazla kullananların (=140,21), 1 saatten az kullananlardan (=119,47) farklılaştığı, 3-5 saat arası
kullananların (=139,40), yine 1 saatten az kullananlardan (=119,47) farklılaştığı, 1-3 saat kullananların da (=129,94), 1 saatten az kullananlardan (=119,47)
farklılaştığı bulunmuştur.
Diğer taraftan, öğrencilerin, cinsiyet,
üniversite türü, kişisel bilgisayara ve internet imkânına sahip olma gibi
demografik özellikleri ile ne zamandan beri sosyal ağları kullandığı, aile ile
haberleşme amaçlı kullanım, mobil cihazdan bağlanma gibi sosyal ağları kullanım
alışkanlıklarına göre benimseme düzeylerinin farklılaşmadığı görülmüştür.
İletişim
fakültesi öğrencilerinin sosyal ağ sitelerini kullanım amaçları, sosyal ağları
benimseme düzeyleri ile yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin analizi
Buna göre, sosyal ağları kullanım amacı
ile benimseme düzeyi arasında pozitif yönde ve orta seviyede bir ilişki tespit
edilmiştir (r = 0,488,
p<0,005). Buna göre, benimseme düzeyi arttıkça sosyal ağları kullanım amacı
da artmaktadır.
Yalnızlık düzeyine yönelik yapılan
analizde ise, yalnızlık ile benimseme arasında ters yönde ve düşük seviyede bir
ilişki (r = 0,121,
p<0,005), yalnızlık ile sosyal ağları kullanım amacı arasında, yine, ters
yönde ve düşük seviyede bir ilişki (r
= 0,074,
p<0,005) bulunmuştur. Buna göre, yalnızlık düzeyi azaldıkça, benimseme
düzeyinin ve sosyal ağları kullanım amacının arttığı, yalnızlık düzeyinin
artması durumunda ise, benimseme düzeyinin ve sosyal ağları kullanım amacının
azaldığı söylenebilir.
SONUÇ
VE TARTIŞMA
Bu araştırma, kullanım amacı, benimseme
ve yalnızlık düzeyi ilişkisi bağlamında sosyal ağlar ve iletişim fakültesi
öğrencileri üzerine bir araştırma olup, amaçlarda değinilen alt problemler
birçok istatistiksel yöntemle analiz edilmiştir.
Araştırmada ilk olarak, devlet ve vakıf
üniversitelerine devam etmekte olan iletişim fakültesi öğrencilerinin demografik
özellikleri ile sosyal ağ sitelerini kullanım alışkanlıkları analiz edilmiş
olup, devlet ve vakıf üniversitelerine yönelik karşılaştırmalar da yapılmıştır.
Buna göre, öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü ile kişisel bilgisayara
sahip olmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Diğer bir ifadeyle
öğrencilerin devam ettikleri üniversite türü, kişisel bilgisayara sahip olma
durumlarını belirlemede etkilidir. Devlet üniversitesi öğrencilerinin % 88,3’ü
kişisel bilgisayar sahip iken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin % 95,8’i
kişisel bilgisayara sahiptir. Bu durumun sosyal ağ kullanımlarında bir
farklılığa yol açıp açmadığı, diğer analizlerin de yorumlanmasıyla
açıklanabilir. Bu noktadan hareketle, öğrencilerin internet erişim imkânına
yönelik yapılan analizde, devlet ve vakıf üniversitelerine devam eden
öğrenciler arasında bir farklılık bulunmamıştır. Yani, devlet üniversitesine
devam eden öğrencilerin, kişisel bilgisayara sahip olma oranları vakıf üniversitesindeki
öğrencilerden daha düşük olsa da, internet erişimlerini gerek üniversitedeki
bilgisayarlardan, gerekse başka cihazlardan sağlamakta oldukları söylenebilir.
Diğer taraftan, devlet ve vakıf üniversitelerindeki öğrencilerin günlük sosyal
ağ sitelerine bağlanma süreleri farklılaşmamaktadır. Kişisel bilgisayara sahip
olma durumu her halükarda sosyal ağları kullanım sürelerini veya internet imkânlarını
etkilememektedir.
Öğrencilerin, internete erişim imkânları
üniversite türüne göre değişmemekle birlikte, devlet üniversitesi öğrencilerinin
% 96,9’u internet erişim imkânına sahip iken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin
% 99,5’i internet erişim imkânına sahiptir. Bu sonuç, üniversite öğrencilerinin
kolaylıkla erişebilecekleri internet imkânlarına sahip olduğunu vurgulayan pek
çok araştırmayı (Deniz, 2001, 2007;
Deniz ve Coşkun, 2004; Tutgun ve Deniz, 2010; Tutgun Ünal, 2012)
desteklemektedir.
Sosyal ağ sitelerini aile ile
haberleşmek için kullanıp kullanmadıkları analiz edildiğinde, öğrencilerin
yarısına yakını bu amaçla kullanmakta olup, devlet üniversitesine devam eden
öğrencilerinin %43,6’sı ailesi ile haberleşmek için sosyal ağ sitelerini
kullanırken, vakıf üniversitesinde bu oran %41,6’dır. Üniversite türü
bakımından bir farklılaşmaya rastlanmamıştır. Bahsi geçen oranlar çok düşük
oranlar olarak görülmemekle birlikte, bu durum, üniversitelerde şehir dışından
gelen öğrencilerin aileleriyle haberleşmek için telefon dışında, iletişim
kanalı olarak sosyal ağları da kullandıkları ile açıklanabilir. Diğer taraftan
teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte yeni yetişen genç nüfusun daha erken
bilgisayar ve internetle tanışması, onların yaşça büyüklerine göre daha fazla
interneti kullanma eğiliminde olmalarını sağlayabilmektedir (Tutgun, 2009;
Wright, 2001). Wright (2001), yeni yetişen genç nüfusu “Net Jenerasyonu” olarak
adlandırarak bahsi geçen durumu vurgulamakta, internetin bu derece genç nüfus
tarafından kullanılmasının sebepleri araştırıldığında ise, internete erişim
imkânlarının her yıl artış göstererek giderek yaygınlaşması durumu karşımıza
çıkmaktadır (Türkiye İstatistik Kurumu, 2011). Yeni yetişen genç nüfusun aile
ile haberleşmek için interneti ve internet yoluyla erişilen sosyal ağları
kullanmaları bahsi geçen durumların doğal bir sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Diğer taraftan, devlet üniversitesindeki
öğrencilerinin %89’unun (n=145) Facebook, %75,5’inin (n=123) Twitter,
%48,5’inin (n=79) diğer sosyal ağlarda hesabı bulunurken, bu oranlar vakıf üniversitesinde
sırasıyla, %89,4 (n=170), %70 (n=133), 55,2 şeklindedir. Yapılan ki-kare testi sonucunda öğrencilerinin
devam ettikleri üniversite türü, herhangi bir sosyal ağ sitesinde hesabının olmasını
belirlemede etkili bulunmamıştır. Bu sonuçların, genç nüfusun internet
kullanıcılarının büyük bir oranını oluşturduğunu belirten araştırmalar (Tutgun
ve Deniz, 2010; Tutgun, Deniz ve Moon; Tutgun Ünal, 2012) dikkate alındığında,
doğal olduğu söylenebilir. Yeni jenerasyon olarak adlandırılan (Wright, 2001)
gençler, internetteki uygulamalarla daha erken tanışmakta ve ilgi
duymaktadırlar. Erikson (1998)’a göre, üniversite gençliğinin en temel gelişim
görevi aynı veya karşıt cinsteki yaşıtları ile yakın ilişkiler kurmayı
başarmaktır. Sosyal ağ siteleri, günümüzde, gençlerin birbirleri ile ilişki
kurabilmelerini sağlayan cazip bir platformdur. Bu bağlamda, onların aktif
olarak kullandıkları sosyal ağlarda hesaplarının olması kaçınılmazdır. Devlet
ve vakıf türündeki üniversitelerdeki aynı yaş grubundaki öğrenciler ile
çalışıldığından, sosyal ağlarda hesabı olma durumunun üniversite türüne göre
farklılaşmaması doğal karşılanabilir.
Mobil cihazlardan sosyal ağlara erişim
durumu analiz edildiğinde, karşılaşılan oranlar oldukça yüksektir. Bu durum
mobil cihazlardan internete erişildiği günümüzde, öğrencilerin bu imkâna kolay
sahip olması ile açıklanabilir. Çünkü günümüzde internet paketlerini almak ve
kullanmak oldukça cazip hale gelmiştir. Diğer taraftan, devlet üniversitesi öğrencilerinin
% 73’ü mobil cihazlardan sosyal ağlara bağlanırken, vakıf üniversitesi öğrencilerinin
% 85,8’i mobil cihazlardan erişim sağlamakta ve bu durum vakıf
üniversitesindeki öğrenciler lehine farklılığa yol açmaktadır (p<0,05). Bu
sonuç, vakıf üniversitesindeki öğrencilerin internet erişimli mobil cihaza
sahip olma imkânlarının daha fazla olması ile açıklanabilmektedir.
Öğrencilerin, sosyal ağları 5 yıldan
fazla zamandır kullanması sonucu, yine onların internet ve bilgisayarla erken
tanışması ile sosyal ağların, sosyal anlamda yaşıtları ve karşı cinsle
yakınlaşmalarını cazip kılması birlikte değerlendirerek açıklanabilir. Devlet üniversitesi
öğrencilerinin en yüksek oranda (%41.1) 5 yıldan fazla kullandığı, ikinci
sırada ise, %35,6 oranında 3-5 yıl arası kullandığı belirlenmiştir. Buna göre,
öğrencilerin %75,7’si 3 yıldan fazla süredir sosyal ağları kullanmaktadır.
Vakıf üniversitesi öğrencilerine yönelik analizlerde de benzer sonuçlar tespit
edilmiştir (%43,9’u 5 yıldan fazla, %33,4’ü 3-5 yıl arası). Diğer taraftan,
üniversite türü, öğrencilerin, sosyal ağları ne zamandan beri kullandıklarını
belirlemede etkili bulunmamıştır.
Sosyal ağların günlük kullanım süreleri
incelendiğinde, devlet üniversitesi öğrencilerinin neredeyse yarısı (%47,2),
yoğun olarak günde “1-3 saat arası” sosyal ağ sitelerine bağlandıkları, ikinci
sırada, “1 saatten az” (%30,7), üçüncü sırada, “3-5 saat arası” (%14,7), dördüncü sırada, “5 saatten fazla”
(%5,5) bağlandıkları tespit edilmiştir. Vakıf üniversitesindeki durum
incelendiğinde, benzer sonuçlara rastlanmaktadır (%38,4’ü 1-3 saat, %35,3’ü 1
saatten az, %16,8’i 3-5 saat arası, %6,8’i 5 saatten fazla). Öğrencilerin günde
yoğun olarak 1-3 saat arası internet üzerinden sosyal ağlara bağlandıkları
sonucu, üniversite öğrencilerinin günlük internet kullanım süresinin en yoğun
1-4 saat arası olarak bulunduğu Tutgun Ünal (2012)’ın çalışmasına paralel
bulunmuştur. Az oranda da olsa, sosyal ağlara günde 3-5 saat ile 5 saatten
fazla zaman ayıran öğrencilerin olması dikkat çekicidir. Bu noktadan hareketle,
aşırı sosyal ağları kullanan gruplar üzerine, internet bağımlılığına ve
patolojik bir durumun olup olmadığına dair araştırmaların yapılmasında fayda
vardır.
Diğer araştırma amacı olan sosyal ağ
sitelerinin ne amaçla kullanıldığı, “Sosyal etkileşim-iletişim amaçlı
kullanım”, “Tanıma ve tanışma amaçlı kullanım” ve “Eğitim amaçlı kullanım”
faktörleri kapsamında analiz edilmiştir.
Sosyal etkileşim-iletişim amaçlı
kullanıma yönelik olarak, “Kendine özgü alan (profil, kişisel sayfa vs.)
yaratma imkanı sunduğu için kullanma”, “Mevcut arkadaşlarla iletişimi devam
ettirme”, “Eski arkadaşlarla tekrar iletişime geçme”, “Düşüncelerini
başkalarıyla paylaşma”, “Beğendiği nesneleri (video, resim vs.) paylaşma” alt amaçları
en yüksek oranda tercih edilmiş olup, her biri için oranlar %80’in üzerindedir.
Daha az tercih edilen/olumlu görüş bildirilen kullanım amacı ise, “İlgilendiği
insanların ve arkadaşlarının yaşamlarını inceleme” (%69,4) amacıdır. “İlgisini
çeken gruplara katılma” amacıyla kullanım oranı ise %74,7’dir.
Bulunan sonuçlar, sosyal ağ sitelerinin
temel amacının; sosyal bir ortamda kendilerini tanıtma, sosyal ağ ortamı kurma,
diğer kullanıcılarla iletişim kurma ve devam ettirme (Ellison, Steinfield ve
Lampe, 2007), oluşturdukları içeriği (fotoğraf, video, blog vb.) paylaşma (Kim,
Jeong ve Lee, 2010), kişisel bilgilerini, fotoğraf ve videolarını içeren profil
sayfası oluşturma ve tanımadığı insanlarla ilişkiler kurma, yeni arkadaşlıklar
keşfetme (Wang, Moon ve diğ, 2010) olanakları sunması olduğunu belirten
araştırmaları desteklemektedir. Ajjan ve Hartshorne (2008), Facebook, Youtube,
Flickr, Myspace gibi sosyal ağ
uygulamalarının, kişisel bilgi, resim, video, içerik ve profil paylaşımı vb.
amaçlarla ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Buna bağlı olarak, sosyal ağ
uygulamalarının kolay kullanılabilmesiyle sürekli çoğalan bilgilerin hızla
güncellenebilmesi, analiz edilebilmesi ve paylaşılabilmesi kullanıcıların büyük
ilgisini çekmiş hem bu uygulamaların sayısı hem de kullanıcılarının sayıları
günden güne artarak yayılımları hızlanmıştır. Buna bağlı olarak, araştırma
sonuçları yine gençlerin bahsi geçen paylaşım amacına hizmet ettiğini
göstermektedir.
Tanıma ve tanınma amaçlı kullanım
kapsamında incelenen; “Yeni insanlarla tanışma, yeni arkadaşlıklar kurma” (%48,7),
“Diğer insanlar tarafından tanınma” (%37,9), “Farklı kültürden insanlarla
tanışma” (%53,8) alt amaçları değerlendirildiğinde, sosyal ağları etkin
kullanan iletişim fakültesi öğrencilerinin bu amaçları, sosyal etkileşim ve
iletişim amacına göre çok daha az tercih ettiği ve çoğunlukla olumsuz görüş
bildirdiği söylenebilir.
Eğitim amaçlı sosyal ağ sitelerinin
kullanımı araştırıldığında, “Okul proje/ödevleriyle ilgili araştırma yapma” (%71,9)
ile “Eğitim amaçlı grupları ve etkinlikleri inceleme” amaçlarına kayda değer
oranda (%81,3) olumlu görüş bildirilmiş olup, “Güncel, farklı bilgiler ve
düşüncelerle karşılaşma” amacı da dikkate değer orandadır (%89). Diğer
taraftan, “Yabancı dil bilgisini geliştirme” amacı analiz edildiğinde, en çok
orta derecede katılanlar (%30,6) dikkat çekmekte, katılmayanların oranı ise,
ikinci sırada gelmektedir (%26,3). Orta seviyede katılanlar ile tamamen
katılanları değerlendirdiğimiz de oran orta sevinenin üzerine (%58,6)
çıkmaktadır. Fakat ortalamaya yakın diğer bir grubun olumsuz görüş bildirdiği
göz önüne alındığında, sosyal ağların yabancı dil bilgisi geliştirmede az
tercih edildiği söylenebilir.
Diğer taraftan, sosyal ağ sitelerinin
kullanım amaçları öğrencilerin demografik özelliklerine ve sosyal ağ kullanım
alışkanlıklarına göre farklılaşıp farklılaşmaması analiz edilmiştir. Cinsiyete
göre yapılan analizde, erkekler, kadınlara göre sosyal ağ sitelerini daha fazla
tanıma ve tanınma amacıyla kullanmaktadır. Kadınlar ise, sosyal ağların eğitim
amaçlı kullanımında anlamlı bir farklılığa yol açmıştır. “Sosyal etkileşim ve
iletişim” boyutunda ve boyutların toplamında cinsiyete yönelik bir farklılaşma
bulunmamıştır (t=1,28; p>0,05). Çünkü sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı
kullanım her iki cinsiyetin de sosyal ağları asıl tercih nedeni olarak
görülmektedir.
Kişisel bilgisayara sahip olma durumuna
göre sosyal ağların kullanım amaçlarının farklılaşması incelendiğinde, kişisel
bilgisayara sahip olmayanların, “sosyal etkileşim ve iletişim” amaçlı kullanımları
ve toplam amaçları farklılaşmaktadır (t=2,18; p<0,005). Diğer taraftan,
mobil cihazlardan sosyal ağ sitelerine erişim ile sosyal ağ sitelerini kullanım
amaçlarında bir farklılığın görülmesi, kişisel bilgisayara sahip olmayanların
daha çok mobil cihazlardan bağlantı kurması ile açıklanabilir. Buna göre,
sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı sosyal ağ kullanımı mobil cihazlardan
erişenler lehine farklılaşmakta olup, bu fark yüksek seviyededir (t=4,60;
p<0,001). Yine, mobil cihazlardan sosyal ağ sitelerine bağlananların, tanıma
ve tanınma amaçlı sosyal ağ sitelerini daha çok kullandıkları görülmektedir
(t=3,09; p<0,005). Mobil cihazlar, zamandan mekândan bağımsız internet
erişimine izin verdiğinden, kişiler sosyal ağları bu cihazlardan daha sık
kontrol edebilmektedirler. Sosyal etkileşim ve iletişim ile tanıma-tanınma
amaçlı kullanımların mobil cihazlarda yoğun olarak görülmesi, mobil cihazların
bahsi geçen rahatlığından dolayı, kişilerin kullanımlarını sınırlayamamasından
kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, Mobil cihazlardan bağlanma, eğitim amaçlı
kullanım bakımından farklılık oluşturmamaktadır (t=1,62; p>0,05). Tüm
amaçlar toplamına bakıldığında, mobil cihazlardan erişim kullanım amaçlarını
yüksek seviyede etkilemektedir (t=4,21; p<0,001).
Facebook, Twitter ya da diğer sosyal ağ
sitelerinde hesabı olanların, sosyal etkileşim ve iletişim amaçlı kullanımları
anlamlı olarak farklılaşmaktadır ki, zaten sosyal ağ sitelerinin temel amacı
sosyal etkileşim ve iletişimi sağlamaktır. Bulunan sonuç, sosyal ağların amacına
hizmet ettiğini doğrulamaktadır. Bununla birlikte, günlük olarak sosyal ağlara
daha fazla vakit ayıranların, 1 saatten az vakit ayıranlara göre,
sosyal-etkileşim ve iletişim ile tanıma-tanınma amaçlı daha çok kullanmakta
oldukları görülmüştür. Bahsi geçen amaçları sağlayabilmek için kişinin sosyal
ağlara, günlük olarak düzenli erişmesi ve zaman ayırması gerekmektedir. Akyazı
(2012)’ye göre, toplum olabilmek için bireyler arasında belirli ve devamlı bir
ilişki olmalıdır. Bu bağlamda, öğrenci sosyal ağlar aracılığıyla ilişki
sağlıyorsa, bunu belirginleştirmek ve devamını sağlamak için sosyal ağlara
günlük olarak diğer kullanıcılara göre daha fazla vakit ayıracaktır. Öyleyse,
araştırma sonucu, sosyal ağların asıl amacı olan iletişimin devamlılığı
durumunu destekler niteliktedir.
Diğer bir araştırma sonucu olarak,
iletişim fakültesi öğrencilerinin sosyal ağları benimseme düzeyleri orta
seviyenin oldukça üzerinde, diğer bir deyişle yüksek seviyede olduğu
görülmüştür (=130,25). Benimseme düzeylerinin alt boyutları
analiz edildiğinde, özellikle, kullanım kolaylığı (=32,08) ve kolaylaştırıcı faktörler (=35,88) boyutlarının oldukça yüksek seviyede
olduğu söylenebilir. Benimseme düzeyleri sosyal ağlardan Facebook’a yönelik
maddeleri kapsamakta olup, öğrencilerin, Facebook’u kullanım kolaylığı ve
kolaylaştırıcı faktörleri açısından çok daha fazla benimsediği söylenebilir.
Yalnızlık boyutuna yönelik incelemeler
sonucunda, iletişim Fakültesi Öğrencilerinin yalnız düzeylerinin orta seviyenin
üzerinde olduğu görülmüştür. Yalnızlık düzeyi, öğrencilerin devam ettikleri
üniversitelerin türüne (devlet ya da vakıf) göre farklılaşmamıştır. Bu sonuç,
durumun oldukça ciddi olduğunu göstermektedir. Bunun nedenlerinin, belirli
aralıklarda yapılacak psikolojik çalışmalarla ve derinlemesine incelemelerle
belirlenmesine ihtiyaç vardır.
Diğer taraftan, benimseme düzeyine
yönelik yapılan detaylı incelemelerde, öğrencilerin sosyal ağlarda hesabı
olmasının ve günlük sosyal ağ kullanım sürelerinin benimseme düzeyini
etkilediği bulunmuştur. Sosyal ağlarda hesabının olması ile günlük vakit
ayırması, benimseme düzeyi yüksek olarak görülen öğrencilerden beklenen
davranışlardır. Çünkü öğrencinin sosyal ağlarda hesabının olması ve günde
diğerlerinden daha fazla bu ortamlarda vakit geçirmesi, onun benimsediğinin
göstergesidir. Buna göre, araştırma sonuçları da bu durumu doğrular
niteliktedir.
Son olarak araştırmada, sosyal ağları
kullanım amacı, benimseme düzeyi ve yalnızlık düzeyi arasındaki ilişkiler
incelenmiştir. Buna göre, iletişim fakültesi öğrencilerinin sosyal ağları
kullanım amacı ile benimseme düzeyi arasında bir ilişki bulunmuştur (r = 0,488,
p<0,005). Buna göre, benimseme düzeyi arttıkça sosyal ağları kullanım amacı
da artmaktadır.
Yalnızlık düzeyine yönelik yapılan
analizde ise, yalnızlık ile benimseme arasında (r = 0,121, p<0,005) ve sosyal
ağları kullanım amacı arasında (r = 0,074, p<0,005) ters yönde ve düşük seviyede bir ilişki
bulunmuştur. Buna göre, yalnızlık düzeyi azaldıkça, benimseme düzeyinin ve
sosyal ağları kullanım amacının arttığı, yalnızlık düzeyinin artması durumunda
ise, benimseme düzeyinin ve sosyal ağları kullanım amacının azaldığı
söylenebilir. Burada düşük oranda da olsa bir ilişkinin bulunması, sosyal
iletişim ve etkileşim odaklı olan sosyal ağların, yalnız olan öğrenciler
tarafından fazla benimsenmediğini düşündürmektedir. Bu durumun açıklanabilmesi
için yalnızlık ve psikolojik faktörleri içeren araştırmaların yapılmasına
ihtiyaç vardır.
Araştırma sonucunda,
iletişim fakültesi öğrencilerinin demografik özellikleri ile sosyal ağ
sitelerini kullanım alışkanlıklarının devlet ve vakıf üniversitesine göre
farklılık gösterdiği görülmüştür. Buna göre yapılacak araştırmalarda bu
farklılıkların göz önünde bulundurulması ve bu tür çalışmaların farklı
özellikteki gruplara ayrı ayrı yapılmasına ihtiyaç vardır. Böylece, üniversite
türü ve bölümler bazında yapılacak çalışmalarda, farklı problemler tespit
edilebilecek ve buna göre alınacak önlemler de çeşitlenecektir. Gençlerin
sosyal ağları benimsediklerini gösteren bu araştırma, yalnızlık seviyelerinin
de bir o kadar benimsemeleriyle ilişkili olduğunu göstermekte ve konuyla ilgili
çalışmaların başlatılmasını ve gerekli önlemlerin alınmasını önemli
kılmaktadır.
KAYNAKÇA
Ajjan, H.,
& Hartshorne, R. (2008). Investigating faculty decisions to adopt Web 2.0 technologies:
Theory and empirical tests, The Internet
and Higher Education, 11(2), 71-80.
Akyazı, E. (2012). Yeni İletişim
Ortamları ve Etkileşim, http://eakyazi.wordpress.com/ web adresinden 13 Aralık
2012 tarihinde erişilmiştir.
Akyazı, E.
& Ateş, D. (2012). Kültürel Kimlik Farkındalığı Yaratmada
Sosyal Ağların Rolü: Manav Türkleri Üzerine Bir Araştırma, Sosyal Medya Akademi, Beta, 173-195.
Boyd, S.
(2003). "Are you ready for social software?" http://www.stoweboyd.com/message/2006/10/are_you_ready_f.html
web
adresinden 06 Temmuz 2008 tarihinde erişilmiştir.
boyd, D. M.
& Ellison, N. B. (2007). Social network sites: Definition, history, and
scholarship. Journal of Computer-Mediated
Communication, 13(1), 210-230.
Çetin, E. (2009). Sosyal İletişim Ağları
ve Gençlik: Facebook Örneği. Uluslararası
Davraz Kongresi Bildiri Kitabı, 1094-1105.
Demir,
A. (1989). UCLA Yalnızlık Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği. Psikoloji Dergisi, 7(23), 14–28.
Deniz, L. (2001). Psikolojik danışma ve
rehberlik öğrencilerinin bilgisayar yaşantılarına yönelik bir izleme çalışması,
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi,
13, 87-110.
Deniz, L. (2007). Prospective class teachers’ computer
experiences and computer attitudes. International
Journal of Social Sciences, 2(2), 116-122.
Deniz, L. &
Coşkun, Y. (2004). Öğretmen adaylarının internet kullanımına yönelik
yaşantıları. Marmara Üniversitesi Atatürk
Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 20, 39-52.
Ellison, N. B., Steinfield, C. & Lampe, C. (2007).
The benefits of Facebook "friends:" Social capital and college
students' use of online social network sites, Journal of Computer-Mediated Communication, 12(4), 1.
Erikson, E. (1998) Life cycle completed: Extended
version. New York: WW Norton & Company.
Gemmill, E., & Peterson, M. (2006). Technology Use
among College Students: Implications for Student Affairs Professionals. NASPA Journal, 43(2), 280-300.
Kabilan, M. K., Ahmad N. & Abidin, M. J. Z.
(2010). Facebook: An online environment for learning of English in institutions
of higher education? The Internet and
Higher Education, 13(4), 179 – 187.
Karal, H. & Kokoç, M. (2010). Üniversite
Öğrencilerinin Sosyal Ağ Siteleri Kullanım Amaçlarını Belirlemeye Yönelik Bir
Ölçek Geliştirme Çalışması,
Turkish Journal of Computer and
Mathematics Education, 1(3), 251-263.
Karasar,
N. (1994). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: 3A Araştırma Danışmanlık
Limited.
Kim, W., Jeong, O. R. & Lee, S. W. (2010). On
social Web sites. Information Systems,
35(2), 215-236.
Lampe, C., Ellison, N. & Steinfield, C. (2006). A face
(book) in the crowd: social searching vs. social browsing. Proceedings of the 20th Anniversary Conference on Computer Supported
Cooperative Work, Banff, Alberta, Canada.
Lockyer, L. & Patterson, J. (2008). Integrating
social networking technologies in education: a case study of a formal learning
environment. In. Proceedings of 8th IEEE
international conference on advanced learning Technologies, 529 – 533,
Spain: Santander.
Masic, I. & Sivic, S. (2011). Social Networks in
Education of Health Professionals in Bosnia and Herzegovina – the Role of
Pubmed/Medline in Improvement of Medical Sciences, Acta Inform Med., 19(4), 196-202.
Masic, I., Sivic, S. & diğ. (2011). Social
Networks in Improvement of Health Care, Mat
Soc Med, 24(1), 48-53.
Preeti, M. (2009). Use of social networking in a
linguistically and culturally rich India, The
International Information & Library Review, 41(3), 129-136.
Russell, D., Peplau, L.A. & Cutrona, C.E. (1980).
The revised UCLA loneliness scale: concurrent and discriminant validity
evidence. Journal of Personality and
Social Psychology, 39:472–80.
Socialbakers (2012). Turkey Facebook Statistics.,
http://www.socialbakers.com/facebook-statistics/turkey Web adresinden
7 Aralık 2012 tarihinde erişilmiştir.
Stanciu,
A., Mihai, F. & Aleca, O. (2012). Social Networking As An Alternative
Environment For Education, Accounting and
Management Information Systems, 11(1), 56–75.
Tutgun, A.
(2009). Öğretmen Adaylarının Problemli İnternet Kullanımı. Marmara Üniversitesi,
Yüksek Lisans Tezi (M.A.), İstanbul.
Tutgun, A. & Deniz, L. (2010). Problematic
Internet Usage among Prospective Teachers. International
Educational Technology Conference] (IETC), Volume II, Page 1226, Boğaziçi
University, Istanbul.
Tutgun, A, Deniz, L. & Moon, Man-Ki (2011). A Comparative
Study of Problematic Internet Use and Loneliness among Turkish and Korean
Prospective Teachers. TOJET (The Turkish
Online Journal of Educational Technology), 10(4), 14-30.
Tutgun Ünal, A. (2012). A Study on Characteristics of
Internet Use of CEIT Students and Their Preferences, AJIT-e: Academic Journal of Information Technology, 3(6), 22-41.
Türkiye
İstatistik Kurumu (2011). Bilgi Toplumu İstatistikleri, http://www.dpt.gov.tr/DocObjects/View/12808/Bilgi_Toplumu_Istatistikleri_2011.pdf web adresinden 12 Ocak 2012 tarihinde
erişilmiştir.
Usluel,
Y.K. & Mazman, S.G.(2009). Sosyal Ağların Benimsenmesi Ölçeği, Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 8 (15),
139-160
Vitkauskaitė,
E. (2011). Cultural Adaptation Issues In Social Networking Sites, Economics And
Management, 2011: 16.
Vural, Z.B. & Bat, M. (2010). Yeni
Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine
Yönelik Bir Araştırma,
Journal of Yasar University, 20(5), 3348-3382.
Wang, S. S., Moon, S., Kwon, K. H., Evans, C. A. &
Stefanone, M. A. (2010). Face off: Implications of visual cues on initiating
friendship on facebook. Computers in
Human Behaviour, 26(2), 226-234.
Wright, C. (2001). Children and Technology: Issues,
Challenges and Opportunities. Childhood
Education, 78 (1), 37-41.
Tam Metin:
http://globalmediajournaltr.yeditepe.edu.tr/makaleler/GMJ_6._sayi_Bahar_2013/pdf/Akyazi_Tutgun.pdf
Cite:
- Akyazı, E. & Tutgun Ünal, A. (2013). İletişim
Fakültesi Öğrencilerinin Amaç, Benimseme, Yalnızlık Düzeyi İlişkisi
Bağlamında Sosyal Ağları Kullanımı [Purpose, Adoption and Level of Loneliness Relation and the Use of
Social Networks: A Study on Undergraduate Communication Students],Global Media Journal TR, ISSN:
1309-7601, 3(6), 1-24.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder